Haftaya Dair Hukuki Gelişmeler

 

  1. Rekabet Kurumu, Yerinde İnceleme Esnasında Dijital Verilerin Silinmesi Suretiyle İncelemenin Engellenmesi Nedeniyle 282 Milyon TL İdari Yaptırım Uygulamıştır

 

Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından 07.10.2025 tarihinde bir teşebbüste gerçekleştirilen yerinde inceleme kapsamında tespit edilen veri silme eylemine ilişkin Rekabet Kurulu (“Kurul”) kararı 20.11.2025 tarihinde kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Kamuoyu duyurusu özetle şu şekildedir;

  • 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“Kanun”) uyarınca Kurum uzmanları tarafından teşebbüslere ait defterlerin, fiziki ve elektronik ortamda tutulan her türlü veri ve belgenin incelenmesi, bunların kopyalarının alınması ve çalışanlardan yazılı/sözlü açıklama talep edilmesi yetkisi bulunmaktadır.
  • Yerinde inceleme sürecinde çalışanlar tarafından kullanılan telefon, bilgisayar ve benzeri veri içeren cihazlarda, inceleme başladıktan sonra hiçbir surette veri silme işlemi gerçekleştirilmemesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
  • Bu yükümlülüğe aykırı davranılması, yerinde incelemenin engellenmesi ve/veya zorlaştırılması kapsamında değerlendirilmekte olup Kanun’un 16. maddesi çerçevesinde teşebbüs cirosunun binde beşi oranında idari para cezasına tabi tutulmaktadır.
  • Söz konusu teşebbüs nezdinde 07.10.2025 tarihinde gerçekleştirilen yerinde inceleme esnasında; inceleme başladıktan sonra bir yönetici tarafından dijital verilerin silindiği, Kurum uzmanlarınca yapılan adli bilişim incelemeleri neticesinde tespit edilmiştir.
  • Veri silme eylemi, yerinde incelemenin engellenmesi/zorlaştırılması kapsamında değerlendirilmiş ve ilgili teşebbüse, 2024 yılı gayri safi gelirinin binde beşi oranında idari para cezası uygulanmasına hükmedilmiştir. Bu kapsamda, teşebbüs aleyhine 282.416.376,34 TL tutarında idari yaptırım tesis edilmiştir.
  • Karar, yerinde inceleme sürecinde şeffaflık ve iş birliği yükümlülüğünün önemini vurgulamakta olup teşebbüslerin dijital veri yönetimi ve inceleme süreçlerinde azami dikkat göstermeleri gerektiğini ortaya koymaktadır.

Kamuoyu duyurusunun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

  1. AYM, Kanuni Faiz Düzenlemesini “Sözleşmeden Kaynaklanmayan Borç İlişkileri” Yönünden İptal Etmiştir

 

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı (“AYM”) tarafından 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 1. maddesinin “Sözleşmeden kaynaklanmayan borç ilişkileri” yönünden iptaline ilişkin 2024/24 esas, 2025/164 karar sayılı ve 22/07/2025 tarihli karar (“Karar”) 33094 sayılı ve 1 Aralık 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Karar’da özetle aşağıdaki hususlara yer verilmiştir;

  • İptale konu kanun hükmü aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir;

''(1) Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır.

(2) Cumhurbaşkanı, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir'.'

  • İtiraz yoluna başvuran mahkemede görülmekte olan davanın konusunu deprem sonucunda taşınmazın yıkılması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların idareden tazmini talebi oluşturmaktadır.
  • Başvuru kararında özetle; faizin, alacaklının alacağını zamanında kullanamamasının bir sonucu olarak kendisine ödenen bir karşılık niteliğinde olduğu, özellikle enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde faiz oranı ile enflasyon oranı arasında ciddi farklılıkların ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğu ifade edilmiştir.

İtiraz konusu kuralda öngörülen faiz oranının, enflasyonist ekonomik koşullar içinde alacaklının maruz kaldığı değer kaybını telafi etmeye elverişli düzeyde olmadığı; ayrıca paranın değer kaybının önlenmesine yönelik herhangi bir güvencenin kuralda yer almadığı vurgulanmıştır.

Cumhurbaşkanına tanınan faiz oranını artırma yetkisinin mevcut ekonomik şartlarda paranın değer kaybını önleme bakımından yeterli ve etkili bir güvence oluşturmadığı belirtilmiştir.

Bu çerçevede, söz konusu düzenlemenin mülkiyet hakkının korunması, hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkeleri bakımından sakıncalar içerdiği; mevduat faizleri, kredi ve kredi kartı faizleri, bankalarca uygulanan ek hesap faizleri, ticari işlerde uygulanan avans faizleri ile devletin vatandaşlardan olan alacaklarına uyguladığı gecikme faizi ve gecikme zammı oranlarının kanunî faiz oranından çok daha yüksek olması nedeniyle önemli ölçüde eşitsizlik yarattığı ifade edilmiştir.

  • Anayasa Mahkemesinin hem norm denetimi hem de bireysel başvuru kapsamında verdiği çeşitli kararlarda; alacakların mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, alacakların geç ödenmesi hâlinde enflasyon oranlarının altında olmayan bir faiz ödenmesinin bireyin mülkiyet hakkı ve kamu düzeni açısından zorunlu olduğu belirtilmiştir.
  • Para alacağının enflasyon etkisiyle kaybettiği değerin en azından belli ölçüde telafi edilmesini sağlayacak güvencelerin mevcut olması gerektiği; belirli bir süre yoksun kalınan paranın iadesinde uygun ve adil bir giderim sağlanabilmesi için para alacağının değer kaybına uğratılmadan ödenmesinin zorunlu olduğu vurgulanmıştır.
  • AYM, hukuk sisteminde alacağın enflasyon karşısında değer kaybının önlenmesi için etkili bir hukuk yolunun da bulunmadığı sonucuna varmıştır.
  • Kuralın, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkına aykırılık oluşturduğu değerlendirilmiştir.

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 1. maddesinin “Sözleşmeden kaynaklanmayan borç ilişkileri” yönünden iptali nedeniyle doğacak hukuki boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden iptal hükmü Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girecektir.

Karar’ın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

  1. AYM, İstinaf Dilekçesinin Yanlış Kaydedilmesi Nedeniyle Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine Hükmetmiştir

 

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı (“AYM”) tarafından verilen 2022/56628 başvuru numaralı ve 26.03.2025 tarihli Mustafa Yaman Başvurusu hakkında karar (“Karar”) 28 Kasım 2025 tarihli ve 33091 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Karar özetle şu hususlara yer verilmiştir;

  • Başvuru konusu istinaf başvuru dilekçesinin sehven ıslah dilekçesi olarak kaydedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasıdır.
  • Başvurucu 4/2/2020 tarihli istinaf dilekçesini mahkemeye sunmuş ve dilekçe mahkeme tarafından sehven ıslah dilekçesi olarak kaydedilmiştir. 16/4/2021 tarihinde sadece davalı tarafın istinaf başvurusunu incelemiş, kararda başvurucuya yer vermeksizin istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir. Akabinde başvurucu, istinaf kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi temyiz talebinin reddine karar vermiştir.
  • Anayasa’nın 36. maddesi, herkesin yargı mercileri önünde iddia ve savunma hakkına sahip olduğunu güvence altına almaktadır. Mahkemeye erişim hakkı, bu hakkın ayrılmaz bir unsurudur.
  • Mahkemeye erişim hakkı, yalnızca ilk derece mahkemesine başvurma imkânını değil; kanun yollarının öngörüldüğü hâllerde istinaf ve temyiz başvuru haklarını da kapsamaktadır.
  • Yargısal başvurulara ilişkin usul kurallarının belirli, öngörülebilir ve kişilerin başvuru hakkını aşırı derecede zorlaştırmayacak şekilde uygulanması gerekmektedir.
  • Somut olayda başvurucu, istinaf dilekçesini süresi içinde ve usulüne uygun şekilde mahkemeye sunmuştur. Buna karşın dilekçenin UYAP’a mahkeme içi işleyişteki bir hata sonucu ıslah dilekçesi olarak kaydedildiği, bu nedenle başvurucunun istinaf incelemesinden yararlanamadığı tespit edilmiştir.
  • Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE karar verilmiştir.

Karar’ın tem metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

  1. İtalyan Veri Koruma Otoritesi Tarafından Erişim Hakkının İhlali Nedeniyle Bir Bankaya 100.000 Avro Tutarında İdari Para Cezası Uygulanmıştır

 

İtalyan Veri Koruma Otoritesi (“Otorite”) tarafından bir banka (“Banka”) hakkında yürütülen inceleme sonucunda, müşterilerin telefon görüşme kayıtlarında yer alan kişisel verilerine erişim hakkının zamanında sağlanmaması nedeniyle 100.000 avro tutarında idari para cezası verilmiştir.

Bu kapsamda öne çıkan hususlar aşağıdaki şekildedir:

  • Bir müşteri, yaklaşık 10.000 avro tutarında sahte bir para transferine ilişkin itiraz sürecinde, Banka müşteri hizmetleriyle yaptığı telefon görüşmelerinin kayıtlarına erişim talebinde bulunmuştur. Talebe süresi içinde yanıt verilmemesi üzerine müşteri tarafından Otorite’ye şikâyette bulunulmuştur.
  • Otorite tarafından inceleme başlatıldıktan sonra Banka söz konusu kayıtları müşteriye iletmiş; ancak bu işlem GDPR kapsamında öngörülen 30 günlük süre geçtikten sonra yapılmıştır.
  • Otorite, Avrupa Veri Koruma Kurulu (European Data Protection Board – EDPB) tarafından yayımlanan 01/2022 sayılı Erişim Hakkına İlişkin Kılavuza atıfla, banka ile müşteri arasında gerçekleştirilen telefon görüşmelerinin kişisel veri niteliği taşıdığını ve veri sorumlularının bu verilere erişim hakkını sağlamakla yükümlü olduğunu belirtmiştir. Üçüncü kişilere ait verilerin korunmasına ilişkin yükümlülük saklı tutulmuştur.
  • Uygulanan idari para cezasının belirlenmesinde; Banka’nın cirosu, soruşturma sürecinde gösterdiği işbirliği ve daha önce benzer bir ihlalin bulunmaması dikkate alınmıştır.
  • Karar, 10.07.2025 tarihinde kesinleşmiştir.
  • Söz konusu karar, erişim hakkının zamanında ve eksiksiz yerine getirilmesine yönelik yükümlülüklerin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.

Avrupa Veri Koruma Kurulu tarafından konuya ilişkin yapılan duyurunun tam metnine (İngilizce) buradan ulaşabilirsiniz.

 

  1. BDDK Tarafından Tasarruf Finansman Şirketlerinin Likidite Yeterlilik Oranının Hesaplanmasına İlişkin Tebliğ Yayımlanmıştır

 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (“BDDK”) tarafından hazırlanan Tasarruf Finansman Şirketlerinin Likidite Yeterlilik Oranının Hesaplanmasına İlişkin Tebliğ (“Tebliğ”) 28.11.2025 tarihli ve 33091 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Tebliğ uyarınca öne çıkan düzenlemeler aşağıdaki şekildedir:

  • Şirketlerin likidite düzeyi, likidite yeterlilik oranı üzerinden ölçülmektedir. Bu oran, nakit girişlerinin nakit çıkışlarına bölünmesi suretiyle hesaplanmış ve günlük hesaplamaların haftalık basit aritmetik ortalamasının yüzde 100’ün altına düşemeyeceği hükme bağlanmıştır.
  • BDDK’nın şirket bazında daha ihtiyatlı oranlar belirlemeye yetkili olduğu düzenlenmiştir.
  • Nakit girişine dahil edilecek işlemler arasında; vadesi otuz gün içinde dolacak alacaklar, vadesiz veya vadesi belirli olmayan tahsilatlar için belirlenen dikkate alma oranları, fiziki altın, katılım esaslı fonlar, katılım esasına uygun bankalardan alacaklar, kira sertifikaları, darphane sertifikaları ve müşteri sözleşmelerinden doğan finansman alacakları nakit girişi olarak kabul edilmiştir.
  • Tasfiye olunacak alacaklar, ödenmesi geciken veya ödenmesi beklenmeyen tasarruf ödemeleri ve şarta bağlı işlemler üzerinden nakit girişi hesaplanmayacağı düzenlenmiştir.
  • Nakit çıkışına dahil edilecek işlemler arasında; müşteri sözleşmeleri kapsamında yapılacak tahsisatlar, cayma/fesih nedeniyle iade edilecek tutarlar, müşterilerin davranışsal eğilimlerine göre beklenen ek iadeler, organizasyon ücreti iadeleri, borç ödemeleri ve bilanço dışı borçlar yer almakta olup bu ödemeler nakit çıkışı olarak dikkate alınacaktır.
  • İşletme giderleri, personel giderleri, amortismanlar ve finansal borç niteliğinde olmayan bazı yükümlülükler nakit çıkışı hesaplamasına dahil edilmemektedir.
  • Haftalık bazda likidite yeterlilik oranının Kuruma raporlanması zorunlu tutulmuş; oranının belirli eşiklerin altına düşmesi halinde neden ve alınacak önlemlerin BDDK’ya ivedilikle bildirilmesi gerekliliği hükme bağlanmıştır.
  • Likidite yeterlilik oranındaki uyumsuzluğun iki hafta içinde giderilmesi zorunlu kılınmış; bir takvim yılı içinde altı (6) defadan fazla uyumsuzluk yaşanamayacağı düzenlenmiştir.

Tebliğ, 1 Ocak 2026 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

Tebliğ’in tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

  1. Girişim Sermayesi Fonlarına Katılım ve Girişim Sermayesi Uygulamaları Hakkında Yönetmelik Yayımlanmıştır

 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Bakanlıklar”) tarafından hazırlanan Girişim Sermayesi Fonlarına Katılım ve Girişim Sermayesi Uygulamaları Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”) 28.11.2025 tarihli ve 33091 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Yönetmelik uyarınca öne çıkan düzenlemeler kısaca aşağıdaki şekildedir:

  • Yönetmeliğin amacı; teknoloji, teknolojik üretim ve yenilik faaliyetlerini desteklemek üzere girişim sermayesi fonlarına Bakanlık bütçesinden aktarılacak kaynağın kapsamının, şartlarının, değerlendirilmesinin, izlenmesinin, denetiminin ve uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak hükme bağlanmıştır. Yönetmelik, Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü ve kalkınma ajansları tarafından desteklenen veya desteklenecek girişim sermayesi fonlarını kapsamamaktadır.
  • Yönetmelik; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kaynak sağlanacak girişim sermayesi fonlarını, fon yöneticisini, Fon Değerlendirme Komisyonunu, yatırım komitesini, yatırımcıları ve yatırımcı sözleşmelerini kapsayan tanımlar getirmektedir.
  • Bakanlık tarafından kaynak sağlanacak fonların belirlenmesinde, çağrı usulü benimsenmiştir. Çağrı duyurusunda; başvuru için talep edilen bilgi ve belgeler, fonların nitelikleri, fonlara sağlanacak kaynağın üst sınırı, masraf üst limitleri, kaynağın kullanım amacı ve uygulamaya ilişkin diğer hususların yer alacağı düzenlenmiştir. Bakanlığın, yılda bir veya birden fazla çağrıya çıkmaya ve her bir çağrıya özel başvuru şartları belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
  • Çağrıya gelen başvuruların değerlendirilmesi amacıyla, Genel Müdür veya görevlendireceği genel müdür yardımcısı başkanlığında, finans, ekonomi, yatırım ve girişim sermayesi alanlarında uzmanlığa ve/veya tecrübeye sahip toplam beş üyeden oluşan Fon Değerlendirme Komisyonu ihdas edilmiştir. Komisyonun en az dört üyeyle toplanacağı, kararların oy çokluğu ile alınacağı ve oyların eşitliği halinde başkanın oyunun iki oy sayılacağı düzenlenmiştir.
  • Fon Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılacak değerlendirmelerde; fon yöneticisinin girişim sermayesi veya özel sermaye fonları alanındaki tecrübesi, öncelikli sektör ve alanlardaki tecrübesi, geçmiş yatırımlardan elde edilen getiri, fonun yönetim masrafları, diğer yatırımcıların taahhütleri ve Bakanlıkça belirlenen diğer nitel/nicel kriterler dikkate alınacaktır.
  • Fon kaynaklarından yapılacak yatırımların; yatırımcı sözleşmesinde fonun amaç ve hedefleri doğrultusunda belirlenecek yöntem ve kriterlere göre yatırım komitesi tarafından kararlaştırılacağı düzenlenmiştir. Bakanlığın fon kaynaklarının %50’sinden fazlasını taahhüt ettiği fonlarda, yatırım komitesinde yer alacak kişilerin Bakanlık onayı ile belirleneceği hükme bağlanmıştır.
  • Uygulama kapsamında fon kaynaklarından; teknoloji, teknolojik üretim ve yenilik faaliyetlerini desteklemek amacıyla girişimlere doğrudan yatırım yapılabileceği gibi diğer girişim sermayesi fonlarına da yatırım yapılabileceği, bu hususların çağrı duyurusunda belirtileceği düzenlenmiştir.
  • Fon kaynaklarından yatırım yapılamayacak faaliyet alanları ayrıca sayılmış; mevzuata aykırı üretim veya hizmet faaliyetleri, hukuka, kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı alanlar, tütün, alkol, kumarhane ve bahis oyunları, münhasıran gayrimenkul yatırımları ile siyasi veya etnik içerikli faaliyetlere yatırım yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
  • Fon yöneticisinin; uygulamanın gidişatı ve fon yatırımları hakkında Bakanlığa üç ayda bir raporlama yapacağı, gerekli görülen hallerde Bakanlıkça fonun işleyişine ilişkin tedbirlerin fon yöneticisine bildirilebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca her hesap dönemi sonunda bağımsız denetim şirketi tarafından yıllık denetim raporu hazırlanacağı hükme bağlanmıştır.
  • Fon hesaplarının tutulmasında, Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat, fon içtüzüğü, Türk Ticaret Kanunu, vergi mevzuatı ve tek düzen hesap planına uyulmasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.
  • Fona aktarılan kaynağın usulsüz veya amacı dışında kullanıldığının tespiti halinde Bakanlığın; fona kaynak taahhüdünü yerine getirmeme, fonun tasfiyesi gibi tedbirler alma, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına bildirimde bulunma ve hukuki yollara başvurma yetkisine sahip olduğu hükme bağlanmıştır.
  • Yönetmelik kapsamında yürütülecek uygulamaya, Bakanlık bütçesinden aktarılacak kaynak dışında diğer yatırımcılar tarafından da kaynak sağlanabileceği; diğer yatırımcılar ile fon yöneticisi ve Bakanlık arasında ikili veya çok taraflı protokoller imzalanabileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, uygulamaya ilişkin başvuru, değerlendirme, izleme, ödeme ve tamamlama süreçlerine dair usul ve esasların gerektiğinde Bakanlığın internet sitesinde yayımlanabileceği belirtilmiştir.

Yönetmelik, Resmî Gazete’de yayımlandığı tarih itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Yönetmelik’in tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

  1. Hazine ve Maliye Bakanlığı Tarafından Yeniden Değerleme Oranı 2025 Yılı İçin %25,49 Olarak Belirlenmiştir

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Bakanlık”) tarafından hazırlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 585) (“Tebliğ”), 27.11.2025 tarihli ve 33090 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Tebliğ uyarınca:

  • Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrası uyarınca 2025 yılına ilişkin yeniden değerleme oranı kamuoyu ile paylaşılmıştır.
  • Yeniden değerleme oranı, Türkiye İstatistik Kurumunun Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde Ekim ayı itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine göre meydana gelen ortalama fiyat artışı esas alınarak hesaplanmış ve 2025 yılı için %25,49 olarak tespit edilmiştir.

Tebliğ, Resmî Gazete’de yayımlandığı tarih itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığının Tebliğ’e ilişkin kamuoyu duyurusunun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Tebliğ’in tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Saygılarımızla,

Zümbül Hukuk ve Danışmanlık

info@zumbul.av.tr

 

İnternet sitemizde bulunan her türlü bilgi ve belge Avukatlık Kanunu ve ilgili diğer mevzuat ile Türkiye Barolar Birliği’nin Avukatlık Meslek Kuralları dikkate alınarak Zümbül Hukuk ve Danışmanlık tarafından yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, bu yayınlarda kesinlikle reklam ve/veya ticari amaç güdülmemiştir. İnternet sitemizdeki her türlü bilgi ve belge genel geçer nitelikte olup hiçbir suretle bu yayınların eksiksiz, doğru, güncel ve güvenilir olduğu garanti ve taahhüt edilmemektedir. İnternet sitemizde yer verilen yayınlardaki bilgilerle ilgili olarak bir avukata/uzmana danışmadan söz konusu bilgi ve belgelere dayanılarak hareket edilmemelidir. İnternet sitemizdeki yayınlarda yer verilen linkler kamuya açık kaynaklardan elde edilerek yalnızca ziyaretçilerin diğer bilgi ve belgelere ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla bulunmaktadır. Bu linkler hiçbir şekilde link verilen kişi, kurum ve kuruluşları tavsiye ve/veya onay anlamına gelmemektedir. İnternet sitemizdeki yayınlar hiçbir şekilde hukuki danışmanlık sunulması veya internet sitemize herhangi bir suretle ulaşan ziyaretçiler ile avukat-müvekkil ilişkisi oluşturulduğu anlamına gelmemektedir. İnternet sitemizdeki tüm içerikler Zümbül Hukuk ve Danışmanlık mülkiyetindedir ve hiçbir içerik yazılı izin alınmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve atıf yapılmadan kullanılamaz.