ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETTE ORTAKLIKTAN ÇIKARMA

 

  1. GİRİŞ

 

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) sermaye şirketlerinde ortaklık sıfatının sona erdirilmesi şirket türüne ve çıkarma nedenine göre farklı usul ve sınırlamalara tabi tutulmuştur. Özellikle limited şirketlerde ortağın çıkarılmasına ilişkin hükümler, anonim şirketlere kıyasla daha açık ve uygulama alanı bulan düzenlemeler içerirken anonim şirketlerde doğrudan ortaklıktan çıkarma kural olarak mümkün değildir. Zamanla menfaat ayrılıkları ile ekonomik yoğunlaşmalara ilişkin ortaya çıkan gelişmeler, anonim şirketlerde ortaklıktan çıkarma ihtiyacının dolaylı yöntemler kullanılarak karşılanmaya çalışılmasına neden olmuştur.[1]

 

Çalışmada, limited ve anonim şirketlerde ortağın ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin mevzuat hükümleri, yargı kararları ve uygulamadaki yöntemler ışığında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmıştır.

 

  1. LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ ORTAKLIKTAN ÇIKARILMASI

 

Ortak sıfatının ortaklık tarafından zorunlu olarak sona erdirilmesi anlamına gelen çıkarma işlemi limited şirket bakımından mevzuatta düzenlenmiştir. Limited şirket ortağının ortaklıktan çıkarılması için TTK’da iki yöntem öngörülmüştür. Bunlar TTK m.640’ta aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir;

MADDE 640- (1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.

(2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.

(3) Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.”

 

  1. Genel Kurul Kararıyla Çıkarma

 

TTK’nın 640’ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca şirket esas sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararıyla ortaklıktan çıkarılmasına imkân tanıyan sebepler belirlenebilir. Bu sebeplerin, objektif nitelikte olması ve eşit işlem ilkesine uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Belirlenen sebeplerin gerçekleşmesi hâlinde ortak, genel kurul tarafından TTK m. 621 uyarınca temsil edilen oyların en az üçte ikisi ile oy hakkına sahip esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun birlikte sağlanması suretiyle alınacak kararla ortaklıktan çıkarılabilir.

Bir ortağın şirketten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket sözleşmesine konulabilmesi de mümkündür. Şirket sözleşmesinde bu doğrultuda gerçekleştirilecek bir değişiklik sadece şirket sermayesini temsil eden tüm ortakların genel kurul toplantısında oy birliği ile karar almasıyla mümkündür.

TTK m.640/2’de[2] yer alan düzenleme uyarınca çıkarılan ortak, kararın noter aracılığıyla kendine bildirilmesinden itibaren 3 ay içinde, mahkemeden ortaklar genel kurulu kararının iptalini talep edebilir. Ortak, genel kurul kararının iptali davası açmak için TTK m.445’te[3] düzenlenen genel iptal şartları gerçekleşmemiş olsa dahi iptal dava açabilir.

Hâkim, şirket sözleşmesinde düzenlenmiş çıkarma sebebinin gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler ve söz konusu sebep henüz gerçekleşmeden ortaklıktan çıkarma gerçekleşmiş ise genel kurul kararı iptal edilir. Şirket sözleşmesinde öngörülen çıkarma sebebinin geçerliliği, yalnızca kişilik hakları ve genel ahlak kuralları çerçevesinde değerlendirilebilir. Sözleşmede belirtilen sebebin ayrıca haklılığı yönünden bir inceleme yapılmaz. Belirtilen çıkarma sebebi kişilik hakları ve genel ahlaka uygunsa ve somut olayda gerçekleşmişse genel kurul kararının iptali talebi reddedilir. İptal davasının reddedilmesi halinde ise ortak çıkarma kararının yer aldığı genel kurul kararının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren ortaklıktan çıkarılmış kabul edilir.[4]

  1. Mahkeme Kararıyla Çıkarma

 

Haklı sebebin var olması gündeme geldiğinde ortaklık sözleşmesinde ortaklıktan çıkarma sebebi düzenlenmemiş olsa dahi şirketin, ortağı çıkarma hakkı bulunmaktadır. Haklı sebep, genel olarak ortaklık ilişkisinin sürdürülmesini imkânsız kılan durumları ifade eder. TTK m. 640/3 uyarınca, haklı sebebe dayanılarak ortağın şirketten çıkarılması ancak şirket tarafından açılacak dava sonucunda mahkeme kararıyla mümkündür. Bu hak yalnızca şirkete verilmiş olup bir ortağın bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebilmesi mümkün değildir.

 

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2023/4788 K. 2024/6412 T. 16.09.2024 kararında;

 

"6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 640 ıncı maddesindeki düzenlemeden anlaşılacağı üzere ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması için davanın şirket tarafından açılması gerektiği, şirket ortağının bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceğine dair yasada düzenlenmiş bir hüküm bulunmadığı, ayrıca şirketin bu davayı açabilmesi için de aynı yasanın 616. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereğince, genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerektiği, eldeki davada davalının ortaklıktan çıkarılması talebinin diğer şirket ortağı tarafından talep edildiği ve bu dava yönü ile davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.

…….

İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir."

Yargıtay tarafından verilen kararda TTK m. 640 uyarınca haklı sebebe dayalı ortaklıktan çıkarma davalarının yalnızca şirket tarafından açılabileceği, bir ortağın diğer bir ortağın çıkarılmasını talep edemeyeceği bu nedenle ortaklıktan çıkarma davası açan ortağın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı vurgulanmıştır.

Şirketin haklı sebeple ortaklıktan çıkarma davası açabilmesi için genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerekmektedir. Limited şirket tarafından haklı sebeple ortaklıktan çıkarma için mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK’nın 621/1-h maddesi uyarınca temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunduğu çoğunluk tarafından bir karar alınması gerekmektedir.

Haklı sebeple çıkarma davasında mahkeme yalnızca genel kurul kararında belirtilen nedenlerin ortağın çıkarılabilmesi için yeterli kabul edilip edilmeyeceğini değerlendirir. Haklı sebeple ortaklıktan çıkarma davasında genel kurulda belirtilen sebeplerin dışında yeni bir sebep daha ekleyerek mahkemeye başvurmak mümkün değildir. [5]

 

c) Ayrılma Akçesi

 

Şirketten çıkan veya çıkarılan ortak, esas sermaye payı ile buna bağlı tüm haklarını kaybeder. Bu kaybın dengelenmesi amacıyla TTK m. 641 hükmü uyarınca ayrılan ortağa, esas sermaye payının gerçek değerine karşılık gelen bir miktar ödeme yapılması zorunludur. Bu düzenleme ortaklık sözleşmesiyle ortadan kaldırılamaz veya daraltılamaz ancak alacak hakkı doğduktan sonra ortak bu haktan feragat edebilir.[6]

 

Her ne kadar TTK m. 641’de geçen “sermaye payının gerçek değeri” kavramı kanunda açıkça tanımlanmamış olsa da maddenin gerekçesinde yer alan açıklamalardan bu değerin tespitinde bilanço değerinin esas alınacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca esas sözleşmelerde, ayrılma akçesinin miktarı veya hesaplama yöntemi hakkında hüküm öngörülebilir. Bu tür düzenlemelerin, ortaklara hukukun genel ilkeleri ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan keyfi bir yetki tanıyacak şekilde düzenlenmesi mümkün değildir.[7]

 

Ortaklık sözleşmelerinde, ayrılma akçesinin muacceliyet zamanı veya ödeneceği kaynak bakımından TTK’nın 642.[8] maddesinde öngörülen düzenlemeden farklı bir hüküm konulması mümkün değildir. Öte yandan ayrılan ortak, kendi iradesiyle 642. maddenin kendisine sağladığı bu korumadan feragat edebilir.[9]

 

Ayrılma akçesinin muacceliyet anı konusunda ortaklığın ve alacaklıların menfaatlerine üstünlük tanınmıştır. Ayrılma akçesi, belirli koşulların gerçekleşmesi halinde muaccel olur. Bu koşullar; şirketin kullanılabilir özkaynağa sahip olması, ayrılan ortağın esas sermaye paylarının devredilebilir durumda bulunması ve esas sermayenin ilgili yasal düzenlemelere uygun şekilde azaltılmış olmasıdır. Mahkeme kararıyla ortağın çıkarılmasına hükmedilmesi halinde ayrılma akçesi kararın kesinleşmesiyle muaccel olur. Ortaklıktan çıkarma davalarında mahkeme, talep olmasa dahi ayrılan ortağın esas sermaye payının gerçek değerini tespit eder ve bu değer üzerinden ayrılma akçesinin miktarını belirler.[10]

 

  1. ANONİM ŞİRKET ORTAĞININ ORTAKLIKTAN ÇIKARILMASI

 

TTK’da ve ilgili mevzuatta anonim şirketlerin doğrudan ortağını ortaklıktan çıkarması pay sahibinin pay bedelini ödeme borcunu yerine getirmemesi halinde söz konusu payın ıskatı dışında düzenlenmemiştir. TTK’ya göre pay sahibi, temel olarak tek borcu olan pay bedelini tamamen ödemediği hallerde şirket tarafından ortaklıktan çıkarılabilir.[11] Anonim şirket bir sermaye şirketi olması nedeniyle pay sahipliği sermaye payına bağlı olduğundan pay sahipliğinin kaybedilmesinde kişisel unsurlar belirleyici değildir. Dolayısıyla, haklı sebeplerle bir ortağın ortaklıktan çıkarılması durumu, anonim şirketler bakımından mevzuatta açıkça düzenlenmemiştir.

 

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 14. Hukuk Dairesi, E. 2018/482, K. 2018/1418 ve T. 29.11.2018 kararında:

 

"Davacı anonim şirket, davalı ortağının, haklı sebeplerle ortaklıktan çıkarılmasını talep etmektedir. İlk derece mahkemesince, anonim şirketlerde, şirket ortağının haklı sebeplerle ortaklıktan çıkarılmasına dair yasal düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı taraf, davalının eylemleriyle ortaklık ilişkisini sürdürülemiz hale getirdiğini ileri sürerek davalının ortaklıktan çıkarılmasını talep etmektedir. Yasal dayanak olarak TTK'nın 358 ve 393. maddelerini göstermektedir.

TTK'nın 353. maddesi, "Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz." hükmünü içermektedir. Aynı Kanun'un 393. maddesi ise yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılma yasağını düzenlemektedir. Her kanun maddesinde, şirket ortağının, haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına dair bir düzenleme yoktur.

Yine iddiada dayanılan TTK'nın 208. maddesi, şirketler topluluğuna ilişkin bir düzenleme olup, hakim şirketin, bazı yasal koşulların mevcudiyeti halinde azınlık paylarını satın alma hakkını düzenlemektedir. Bu hükmün somut olayda uygulanma yeri yoktur.

Kanun koyucu, limited şirket ortağının, şirket tarafından alınacak kararla ve haklı sebeplerle mahkeme kararıyla şirket ortaklığından çıkarılmasını düzenlediği halde (TTK m.640), anonim şirketlere ilişkin düzenlemelerde böyle bir yasal imkan şirkete tanınmamıştır.

Sonuç olarak, ileri sürülen haklı sebep ne olursa olsun, anonim şirketin, ortağının ortaklıktan çıkarılmasını talep hakkı bulunmamaktadır. Sadece, fesih ve tasfiye davalarına ilişkin 531.maddede, fesih yerine çıkarma kararı verme imkânı tanınmıştır. Bu maddenin de somut olayda uygulanma yeri yoktur.

Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir."

Anonim şirkette ortağın eylemlerinin artık ortaklık ilişkisini sürdürülemez hale getirdiği durumlarla karşılaşılabilmektedir. Emsal nitelikteki kararda da ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere haklı sebep ne olursa olsun anonim şirketin, şirketin ortağının ortaklıktan çıkarılmasını talep hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle anonim şirkette yer alan ortağın ortaklıktan çıkarılabilmesi için birtakım alternatif yöntemlere başvurulmaktadır.

  1. Birleşme ile Ortaklıktan Çıkarma

 

Birleşme esasen bir ortaklığın diğerini devralması suretiyle gerçekleşebileceği gibi iki veya daha fazla ortaklığın yeni kurulan bir ortaklık bünyesinde birleşmesiyle yani yeni kuruluş şeklinde de gerçekleşebilir. Birleşme işleminin tarafı olan şirketler, birleşme sözleşmesinde ortaklara pay iktisap etmek veya ayrılma akçesi almak arasında seçim hakkı tanıyabilir.[12] TTK, birleşme sözleşmesinde ortaklara sadece ayrılma akçesi verilmesinin öngörülebileceğini de düzenlemiştir.

“MADDE 141- (1) Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde, ortaklara, devralan şirkette, pay ve ortaklık haklarının iktisabı ile iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma hakkı tanıyabilirler.

(2) Birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler.”

Yeni kuruluş şeklinde birleşme halinde “ortaklık sıfatının devamı” temel ilkedir. Bu ilkenin sonucu olarak devrolunan ortaklığın ortaklarının, mevcut ortaklık paylarını ve haklarını karşılayacak değerde devralan ortaklığın payları ve hakları üzerinde istemde bulunmaları olanaklıdır. [13]

Birleşmeye katılan ortaklıklar birleşme sözleşmesinde sadece ayrılma akçesi verilmesini de öngöreceği bir karar TTK m. 151/V'deki “Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır.” kuralına uygun olarak alınmalıdır. Bu sonuncu durumda yüzde doksanın olumlu oyuyla ortak sıfatının devamı ilkesi artık uygulanmayacaktır.

  1. Hâkim Şirket Tarafından Ortaklıktan Çıkarma

 

Bir diğer çıkarma hali ise şirketler topluluğuna özgü bir yöntemdir. Bir şirketler topluluğundaki hâkim şirket, bağlı şirket paylarının en az yüzde doksanına sahip ise kalan azınlığın şirketin çalışmasını engellemesi, dürüstlüğe aykırı davranması, sıkıntı yaratması veya pervasızca hareket etmesi halinde azınlığın paylarını satın alarak azınlık pay sahibini şirketten çıkarabilir.[14] Bu husus TTK’da m. 208’de aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.

“MADDE 208- (1) Hâkim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına sahipse, azlık şirketin çalışmasını engelliyor, dürüstlük kuralına aykırı davranıyor, fark edilir sıkıntı yaratıyor veya pervasızca hareket ediyorsa, hâkim şirket azlığın paylarını varsa borsa değeri, yoksa 202 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şekilde belirlenen değer ile satın alabilir.”

Çıkarma hakkı hâkim şirket tarafından ancak haklı sebebin bulunması halinde kullanılabilecektir. Satın alma hakkının hangi organ vasıtası ile kullanılacağı hususunda kanunda bir açık bir belirleme yapılmamıştır. Doktrinde bazı yazarlar hâkim şirket genel kurulunun bu hususta bir karar almasına gerek olmadığını, satın alma hakkının kullanılması için TTK m 374 bağlamında hâkim şirket yönetim kurulunun alacağı kararın yeterli olacağını kabul etmektedir.[15]

Birleşme yoluyla ortaklıktan çıkarma ya da hâkim şirket tarafından ortaklıktan çıkarmanın uygulanmasında oy oranlarına ulaşabilmek için sermaye artışı yoluna gidilmek istenirse ortakların kanundan doğan rüçhan hakkına dikkat edilmelidir. Çünkü ortaklıktan çıkarılmak istenen ortak da rüçhan hakkına sahiptir. Anonim şirketlerde ortakların dış kaynaklardan sermaye artırımlarında korunması için TTK m.461’de ortaklara rüçhan yani yeni pay alma hakkı tanınmıştır.

“MADDE 461- (1) Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haizdir.

(2) Genel kurulun, sermayenin artırımına ilişkin kararı ile pay sahibinin rüçhan hakkı, ancak haklı sebepler bulunduğu takdirde ve en az esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu ile sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep kabul olunur. Rüçhan hakkının sınırlandırılması ve kaldırılmasıyla, hiç kimse haklı görülmeyecek şekilde, yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz. Nisaba ilişkin şart dışında bu hüküm kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararına da uygulanır. Yönetim kurulu, rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının gerekçelerini; yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini; primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklar. Bu rapor da tescil ve ilan edilir.

(3) Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirler ve bu kararda pay sahiplerine en az onbeş gün süre verir. Karar tescil ve 35 inci maddedeki gazetede ilan olunur. Ayrıca şirketin internet sitesine konulur.

(4) Rüçhan hakkı devredilebilir.

(5) Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı pay sahiplerinin, bu haklarını kullanmalarını, nama yazılı payların devredilmelerinin esas sözleşmeyle sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek engelleyemez.”

Rüçhan hakkı, mutlak nitelikte bir hak olmayıp, genel kurul kararı ile kaldırılabilmesi veya sınırlandırılabilmesi mümkündür. Ancak bu hakkın kaldırılması ya da sınırlandırılması ortaklık ana sözleşmesiyle düzenlenemez, zira kanun bu konuda yalnızca genel kurula yetki tanımıştır. Rüçhan hakkı her genel kurul toplantısında değil yalnızca sermaye artırımı kararı sırasında sınırlandırılabilir veya tamamen kaldırılabilir. Ayrıca genel kurulun rüçhan hakkını kaldırma veya sınırlama yetkisi ancak haklı sebepler varsa mümkündür. Genel kurulda rüçhan hakkına ilişkin karar alırken bu kararın gerekçesinin de gösterilmesi zorunludur. Genel kurul tarafından rüçhan hakkını kaldırırken veya sınırlandırırken esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu aranır. [16]

  1. Tür Değiştirme ile Ortaklıktan Çıkarma

 

Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkarma doğrudan düzenlenmemiş olduğu için anonim şirketten bir ortağı çıkarmak için ortaklıktan çıkarmanın mümkün olduğu limited şirkete dönüştürme işlemi gerçekleştirebilir.

TTK, tür değiştirme açısından biçim değiştirici tür değiştirme ilkesini benimsemektedir. Bu ilkeye göre tür değiştirmede yalnızca şirketin hukuki biçimi değişmekte olup mevcut tüzel kişi aynı hukuk öznesi olarak kesintisiz şekilde varlığını sürdürmektedir. Bu çerçevede, TTK m. 185 ve devamı, tür değiştirmenin gerçekleşebilmesi için izlenmesi gereken işlem ve prosedürleri ayrıntılı biçimde düzenlemiştir. İşbu düzenlemeler aşağıdaki şekildedir;[17]

  • Tür değiştirme sürecinde en temel aşama, tür değiştirme planının hazırlanmasıdır. TTK m. 185 uyarınca yazılı şekilde düzenlenmesi zorunlu olan bu plan, TTK m. 189 gereğince genel kurulun onayına tabidir ve genel kurul veya ortaklarca onaylanmadıkça hukuki bağlayıcılık kazanmaz.

 

TTK m. 185/1’e göre planda, tür değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret unvanı, merkez bilgisi ile yeni türe ilişkin ibareye yer verilmelidir. Ayrıca plan, yeni türün ortaklık sözleşmesini, ortakların tür değiştirmeden sonra sahip olacakları payların sayısını, cinsini, tutarını veya bu paylara ilişkin diğer açıklamaları da içermelidir. Bu noktada yeni türe ilişkin sözleşmenin hazırlanması özel önem taşır.

 

Nitekim TTK m. 184/1 tür değiştirmede yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümlerin uygulanacağını ancak sermaye şirketlerinde ortakların asgari sayısına ve ayni sermaye konulmasına dair hükümlerin uygulanmayacağını düzenlemiştir. TTK m. 185/1-c’de ise ortakların tür değiştirmeden sonra sahip olacakları paylara ilişkin bilgilerin planda yer alması gerektiği belirtilmiş olup bu hüküm TTK m. 183 ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK m. 183’e[18] göre tür değiştirmede ortakların ortaklık payları ve hakları korunur, bu bağlamda kanun koyucu “ortaksal konumun devamı” ilkesini benimsemiştir.

 

  • Tür değiştirmede, tür değiştiren şirketin son bilançosu esas alınır. TTK 184/2'ye göre bilanço günüyle tür değiştirme raporunu düzenlemiş olduğunuz tarih arasında altı aydan fazla bir zaman geçmişse veya son bilançonun çıkarıldığı tarihten itibaren ortaklığın malvarlığında önemli değişiklikler meydana gelmişse ara bilanço çıkarılarak ortaklığın malvarlığı belirlenmelidir. Dolayısıyla TTK 184/2'de öngörülen altı aylık süre geçmemişse ve son bilanço tarihinden itibaren ortaklık malvarlığında önemli değişiklikler olmamışsa ara bilanço çıkarılması gerekmez. [19]

 

  • Tür değiştirme kararı alan bir şirketin yönetim organı hazırlanan plandan sonra tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor düzenleyecektir. Raporun içeriği de TTK 186/2'de açıkça belirtilmiştir.

 

“MADDE 186- (1) Yönetim organı tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlar.

(2) Raporda;

a) Tür değiştirmenin amacı ve sonuçları,

b) Yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine getirilmiş bulunduğu,

c) Yeni şirket sözleşmesi,

d) Tür değiştirmeden sonra ortakların sahip olacakları paylara dair değişim oranı,

e) Varsa ortaklar ile ilgili olarak tür değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile diğer kişisel edim yükümlülükleri ve kişisel sorumluluklar,

f) Ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan yükümlülükler

hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri gösterilir.

(3) Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler tür değiştirme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.”

Tür değiştirme raporu, ortaklara yapılacak değişikliğin sonuçları hakkında bilgi verilmesini sağlayarak menfaatlerinin korunmasına hizmet eden temel belgelerdendir. Böylece ortaklar, tür değiştirme planını bilinçli biçimde değerlendirme ve karar verme imkânına kavuşur. Ancak TTK m. 186/3 uyarınca küçük ve orta ölçekli şirketlerde tüm ortakların oybirliğiyle onay vermesi halinde bu raporun hazırlanmasından vazgeçilebilir. Bu istisna ortakların bilgi alma hakkının ancak tam rıza ile sınırlandırılabileceğini gösterir.

  • TTK m. 188 tür değiştirme kararı öncesinde ortaklara geniş kapsamlı bir inceleme hakkı tanımaktadır. Bu hükme göre tür değiştirme planı ve raporu ile şirketin son üç yıla ait finansal tabloları ve varsa ara bilançosu karar tarihinden en az otuz gün önce şirket merkezinde ortakların incelemesine sunulmalıdır. Halka açık şirketlerde ise bu bilgi ve belgeler, Sermaye Piyasası Kurumu tarafından belirlenen yerlerde erişime açılır. Ayrıca talep edilmesi halinde, söz konusu belgelerin ortaklara ücretsiz fotokopilerinin verilmesi zorunludur. Bu düzenleme, ortakların serbestçe bilgiye ulaşma ve değerlendirme yapma imkanını güvence altına alır. İnceleme hakkı, kanun koyucu tarafından tür değiştirmenin geçerli şekilde gerçekleştirilebilmesi için zorunlu aşamalardan biri olarak öngörülmüş olup bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde tür değiştirme işlemi geçersiz sayılacaktır. Dolayısıyla, tür değiştirme sürecinde hem şekli hem de maddi şartların titizlikle yerine getirilmesi büyük önem taşır.[20]

 

  • Tür değiştirme kararı, genel kurul tarafından alınır. Bu kararın verilebilmesi için tür değiştirme planı ile yeni türün ortaklık sözleşmesi genel kurulun onayına sunulmalı ve görüşülmelidir. Tür değiştirme kararı;

 

  • TTK 421’inci maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi hükmü saklı olmak şartıyla anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin üçte ikisini karşılaması şartıyla, genel kurulda mevcut oyların üçte ikisiyle; limited şirkete dönüştürme hâlinde, ek ödeme veya kişisel edim yükümlülüğü doğacaksa tüm ortakların onayıyla tür değiştirme kararı alınacaktır.

 

  • Tür değiştirmede yapılması gereken son işlem, tür değiştirmenin tescilidir. Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni ortaklığın sözleşmesini TTK m.189/2[21] uyarınca ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlüdür. Tescil sırasında uyulması gereken hususlara ilişkin Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 130-131'de[22] özel kurallar getirilmiştir. Tür değiştirme, ancak bu tescil ile hukuki geçerlilik kazanır; zira tescil kurucu niteliktedir. Tescilin tamamlanmasıyla birlikte, yeni ortaklık sözleşmesi ve yeni türe özgü kanuni düzenlemeler derhal uygulanmaya başlar.[23]

 

Anonim şirkete tür değiştirme prosedürünü uygulayarak limited şirkete dönüştürdükten sonra yukarıda da ayrıntılı şekilde açıklamış olduğumuz TTK’da düzenlenmiş limited şirketin ortaklarının ortaklık çıkarılması yollarından birine başvurarak şirket ortağının ortaklıktan çıkarılması mümkündür.

Şirket ortaklarına tür değiştirmenin iptalini talep etme hakkı tanınmış, bu hak ile özel bir koruma müessesi getirilmiştir.

MADDE 192- (1) 134 ilâ 190 ıncı maddelerin ihlali hâlinde, birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası açabilirler. İlanın gerekmediği hâllerde süre tescil tarihinden başlar.”

Yasal düzenleme ile tür değiştirmenin iptali için TTK m.134 ve 190’da düzenlenen yükümlülüklerin ihlali sebebiyle dava açılabileceği öngörülürmüştür. Burada önemli olan tür değiştirme sürecinde yasal olarak uyulması gereken yükümlülüklerin ihlal edilmiş olmasıdır. Genel iptal davasından farklı olarak söz konusu yükümlülük ihlalinin TTK’nın diğer hükümlerine, şirket esas sözleşmesine veya dürüstlük kurallarına aykırı olması zorunluluğu yoktur.[24]

Özel iptal davasında davacı TTK’nın 192. maddesi uyarınca şirketin tür değişikliği kararının alındığı genel kurula katılmış ve olumlu oy vermeyerek iradesini karar tutanağına geçirtmiş olan şirket ortağıdır. Tür değiştirme kararına karşı TTK’nın 192. maddesi uyarınca açılacak özel iptal davasının süresi söz konusu kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanından itibaren iki ay olarak belirlenmiştir.[25]

Doktrinde TTK 192. maddesi uyarınca açılacak özel iptal davasının, genel hükümler çerçevesinde açılabilecek iptal davasına engel teşkil etmediğini bu nedenle her iki davanın da şartlarının oluşması halinde ilgilisi şirket ortakları tarafından ayrı ayrı açılabileceğini kabul eden görüşler bulunmaktadır.[26]

 

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/10740 K. 2016/5547 T. 23.05.2016 kararı:

 

"Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %10 ortağı olduğunu, anılan şirketin 27/09/2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında tür değiştirme karar verildiğini, tür değiştirme şartlarının mevcut olmadığını, bu kararın davacının açmış olduğu ortaklıktan çıkma davasını etkisizleştirmek için alındığını, şirket ortakları olduğu iddia edilen ... ve ...'in de katılımıyla gerçekleşen toplantıda davacının karşı oyuna rağmen tür değiştirme karar verildiğini, usulüne uygun hisse devri yapılmayan bu kişilerin şirket ortağı olmadıklarını, gerekli bilanço ve raporlar hazırlanmadan ve incelemeye sunulmadan tür değiştirilmesine ilişkin alınan bu kararın iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, hisse devirlerinin usulüne uygun olduğu ve ticaret sicil gazetesinde tescil edildiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 188. maddesi uyarınca tür değiştirmeye esas şirket defterleri ile ve bilançosu ortaklar incelemesine sunulduğu, son üç yıl ve 2013 yılına ait bilanço ile gelir tablosunun davacıya teslim edildiği, tür değişikliğine ilişkin kararların oyçokluğu ile şirketin daha karlı bir şekilde devamı için değil de sırf pay sahibi davacıyı zarara uğratmak amacıyla yapıldığına ilişkin bir veri olmadığı, kararın iyiniyet kurallarına uygun olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 186 ila 188.maddelerinde şirketlerin tür değiştirme şartlarının hüküm altına alındığı, davaya konu edilen limited şirketin anonim şirkete dönüştürülmesine yönelik genel kurul kararının Yasa'nın aradığı anlamda tüm koşulları taşıdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir."

Yukarıda şirket ortağı tarafından ortağa zarar vermek amacıyla tür değişikliği yapıldığı iddiasıyla açılan bir iptal davasına ilişkin Yargıtay kararına yer verilmiştir. İşbu davada mahkeme tarafından iyiniyet kuralları da değerlendirilmiştir. Bu nedenle ortaklıktan çıkarmak amacıyla anonim şirketin limited şirkete dönüştürülmesi halinde tür değişikliğinin kötüniyetli olduğu iddiasıyla iptali talep edildiğinde kötüniyet iddiasının değerlendirilmesi hâkim takdirindedir.

 

  1. SONUÇ

Limited ve anonim şirketlerde ortağın ortaklıktan çıkarılması kanun koyucunun sınırlayıcı yaklaşımı nedeniyle dikkatle yönetilmesi gereken bir süreçtir. Limited şirketlerde esas sözleşmeye konulacak çıkarma sebepleri veya haklı sebebe dayalı mahkeme kararıyla çıkarma mümkündür. Anonim şirketlerde ise doğrudan çıkarma imkânı bulunmamakla birlikte birleşme, hâkim şirket tarafından çıkarma, tür değiştirme gibi dolaylı yöntemler değerlendirilmelidir. Her durumda süreç boyunca hem TTK’daki şekli şartlara hem de dürüstlük kuralına uygun hareket edilmesi olası iptal davalarının önlenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

 

 

KAYNAKÇA

 

ARAS, Çağlar Doğu, Sermaye Şirketlerinde Tür Değiştirme, Doktora Tezi, Aralık 2018.

 

CENKCİ, Esra, Çıkan ya da Çıkarılan Limited Ortağına Ayrılma Akçesinin Ödenmesi (TTK m. 642), Ankara Barosu Dergisi, Ocak 2019, C. 76, S.4, https://dergipark.org.tr/tr/pub/abd/issue/40039/476166 (Erişim Tarihi: 15.08.2025)

 

ÇAKMAK, Salih, 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Ticaret Şirketlerinde Tür Değiştirme ve Uygulaması, Doktora Tezi, İstanbul, 2017.

 

ÇELİK, Aytekin, Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkarılma, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2009,  https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/262727 (Erişim Tarihi: 14.08.2025)

 

ORAK ÇELİKBOYA, Leyla, Türk Ticaret Kanunu Madde 208 Uyarınca Anonim Şirketlerde Satın Alma Hakkı, 1. Baskı, On İki Levha, 2017.

 

SULU, Muhammed, Şirketler Topluluğunda Satın Alma Hakkı, Ayrılma Akçesi ve Anonim Şirketten Çıkarma Üzerine Düşünceler, İstanbul Hukuk Mecmuası, Nisan 2022.

 

ŞAHİN, Ayşe, Limited Şirkette Ortağın Ortaklıktan Çıkması ve Çıkarılması,  Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2012, C.18, S. 2, https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/48277/614774 (Erişim Tarihi: 14.08.2025)

 

ŞENER, Oruç Hami, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, 5. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2022.

 

Ticaret Sicili Yönetmeliği, https://mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/21.5.20124093.pdf (Erişim Tarihi: 14.08.2025)

 

Türk Ticaret Kanunu, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6102&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5 (Erişim Tarihi: 14.08.2025)

 

ZÜMBÜL, Hatice, Limited Şirkette Ortaklıktan Çıkarma ve Ayrılma Akçesi, Mondaq, 2018, https://www.zumbul.av.tr/tr/makaleler/ayr-lma-akcesi (Erişim Tarihi: 15.08.2025)

 

Saygılarımızla,
Zümbül Hukuk ve Danışmanlık
info@zumbul.av.tr

İnternet sitemizde bulunan her türlü bilgi ve belge Avukatlık Kanunu ve ilgili diğer mevzuat ile Türkiye Barolar Birliği’nin Avukatlık Meslek Kuralları dikkate alınarak Zümbül Hukuk ve Danışmanlık tarafından yalnızca genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, bu yayınlarda kesinlikle reklam ve/veya ticari amaç güdülmemiştir. İnternet sitemizdeki her türlü bilgi ve belge genel geçer nitelikte olup hiçbir suretle bu yayınların eksiksiz, doğru, güncel ve güvenilir olduğu garanti ve taahhüt edilmemektedir. İnternet sitemizde yer verilen yayınlardaki bilgilerle ilgili olarak bir avukata/uzmana danışmadan söz konusu bilgi ve belgelere dayanılarak hareket edilmemelidir. İnternet sitemizdeki yayınlarda yer verilen linkler kamuya açık kaynaklardan elde edilerek yalnızca ziyaretçilerin diğer bilgi ve belgelere ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla bulunmaktadır. Bu linkler hiçbir şekilde link verilen kişi, kurum ve kuruluşları tavsiye ve/veya onay anlamına gelmemektedir. İnternet sitemizdeki yayınlar hiçbir şekilde hukuki danışmanlık sunulması veya internet sitemize herhangi bir suretle ulaşan ziyaretçiler ile avukat-müvekkil ilişkisi oluşturulduğu anlamına gelmemektedir. İnternet sitemizdeki tüm içerikler Zümbül Hukuk ve Danışmanlık mülkiyetindedir ve hiçbir içerik yazılı izin alınmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve atıf yapılmadan kullanılamaz.


[1] Aytekin Çelik, Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkarılma, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2009, s.171, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/262727 (Erişim Tarihi: 14.08.2025)

[2] MADDE 640- (1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.

(2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.

(3) Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.

[3] MADDE 445- (1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.

[4] Oruç Hami Şener, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, 5. Baskı, Ankara, 2022, Seçkin Yayıncılık, s.775-776

[5] Şener, a.g.e., s.778-779

[6] Esra Cenkci, Çıkan ya da Çıkarılan Limited Ortağına Ayrılma Akçesinin Ödenmesi (TTK m. 642), Ankara Barosu Dergisi, Ocak 2019, C. 76, S.4, s.12, https://dergipark.org.tr/tr/pub/abd/issue/40039/476166 (Erişim Tarihi: 15.08.2025)

 

[7]Hatice Zümbül, Limited Şirkette Ortaklıktan Çıkarma ve Ayrılma Akçesi, Mondaq, 2018, https://www.zumbul.av.tr/tr/makaleler/ayr-lma-akcesi (Erişim Tarihi: 15.08.2025)

[8] MADDE 642- (1) Ayrılma akçesi;

a) Şirket kullanılabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf ediyorsa,

b) Ayrılan kişinin esas sermaye payları devredilebiliyorsa,

c) Esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa,

ayrılma ile muaccel olur.

(2) (Mülga: 26/6/2012-6335/43 md.)

(3) Ayrılan ortağın ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmı, şirkete karşı, bütün alacaklılardan sonra gelen bir alacak oluşturur. Bu husus yıllık raporda kullanılabilir özkaynak tutarının tespiti ile muaccel hâle gelir.

[9] Cenkci, a.g.e., s.15

[10]Zümbül, a.g.e.

[11] MADDE 482- (1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.

(2) Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur.

(3) Esas sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler.

(4) Şirketin tazminat hakları saklıdır.

 

[12] Şener, a.g.e., s. 124

[13]Şener, a.g.e., s. 130

[14] Muhammed Sulu, Şirketler Topluluğunda Satın Alma Hakkı, Ayrılma Akçesi ve Anonim Şirketten Çıkarma Üzerine Düşünceler, İstanbul Hukuk Mecmuası, Nisan 2022, s. 217-218

[15] Sulu, a.g.e., s. 221

[16] Şener, a.g.e., s.590

[17] Şener, a.g.e., s. 158-168

[18] MADDE 183- (1) Tür değiştirmede ortakların şirket payları ve hakları korunur. Oydan yoksun paylar için sahiplerine eşit değerde paylar veya oy hakkını haiz paylar verilir.

(2) İmtiyazlı payların karşılığında aynı değerde paylar verilir veya uygun bir tazminat ödenir.

(3) İntifa senetleri karşılığında aynı değerde haklar verilir veya tür değiştirme planının düzenlendiği tarihte gerçek değer ödenir.

 

[19] Salih Çakmak, 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Ticaret Şirketlerinde Tür Değiştirme ve Uygulaması, Doktora Tezi, İstanbul, 2017, s.75-76

[20] Çağlar Doğu Aras, Sermaye Şirketlerinde Tür Değiştirme, Doktora Tezi, Aralık 2018, s.88

[21] (2) Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni şirketin sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik kazanır. Tür değiştirme kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.

[22] MADDE 130- (1) Tür değiştirme halinde, tescil başvurusu ekinde aşağıdaki belgeler müdürlüğe verilir:

a) Tür değiştirme planı.

b) Tür değiştirme planının kabulüne ilişkin genel kurul kararının noter onaylı örneği.

c) Şirketin yönetim organı tarafından hazırlanan tür değiştirme raporu.

ç) Denetime tabi şirketlerde denetçi tarafından diğer şirketlerde ise yönetim kurulu tarafından onaylanmış son bilanço ve gerektiğinde ara bilanço.

d) Yeni türün kuruluşuna ilişkin gerekli belgeler.

e) Tür değişikliği yapan şirketin sermayesinin ödenip ödenmediğinin, karşılıksız kalıp kalmadığının, şirket özvarlığının tespitinin ve şayet şirketin tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı malvarlığının bulunması halinde bunların gerçeğe uygun değerlerinin tespitinin yapıldığı yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ya da tür değiştiren şirket denetime tabi ise denetçinin bu tespitlere ilişkin raporu.

f) Tür değiştiren şirketin tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve haklarının listesi, bunların kayıtlı olduğu siciller ile söz konusu mal ve hakların ilgili sicillerdeki kayıtlarına ilişkin bilgileri içeren beyan.

g) Bakanlık veya diğer resmi kurumların iznine veya uygun görüşüne tabi olunması halinde bu izin veya uygun görüş yazısı.

 (2) Küçük ve orta ölçekli şirketlerde tür değiştirme raporunun düzenlenmesinden, tüm ortaklar tarafından vazgeçilmesi halinde buna ilişkin belge müdürlüğe verilir.

[23] Aras, a.g.e., s.94-95

[24] Şener, a.g.e., s.165-166

[25] Çakmak, a.g.e., s.87

[26] Aras, a.g.e., s. 162